17 Haziran 2007 Pazar

Newroz'un Tarihçesi***

Newroz’un tarihsel kökenine inildiğinde günümüzden yaklaşık 4350 yıl gerilere dayanan bir geçmişinin olduğu görülmektedir. Bu dönemde Gutilerin tapınaklarda Zagmuk adında bir bayram yaptıkları bilinmektedir. Zagmuk da ‘Yeni gün’ anlamındadır. Zagmuk bayramı törenlerinde ateşler yakılır ve kral halkın arasına girer. Daha sonraki yüzyıllarda Zagmuk geleneğinin Zerdüştlükte de ortaya çıktığı görülür ve bu tören gelenekleri Gutilerden sonra Hurri, Kassit, Mitani, Urartu ve Medler zamanında da korunur.

Bugün Newroz mitolojisi olarak bilinen ve özgürlük tutkusuyla bütünleşmiş olan Demirci Kawa efsanesi şöyledir:

Çok eski zamanlarda, henüz yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olur. Biri Hürmüzdür, bereket ve ışık saçandır. Diğeri ise Ehrimandır, kötülük ve kıtlık saçandır. Fırat ve Dicle’nin yaşam bulduğu, AhuraMazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz iyinin ve uygarlığın geliştiricisi, Ehriman da onun düşmanıdır.

Hürmüz yeryüzünde temsilini yapması için Zerdüşt’ü gönderir ve yüreğine sevgi akıtır. Zerdüşt de oğullarını ve kızlarını Hürmüz’e verir Ehriman bu durumu kıskanır ve yıllarca iyilerle savaşır. İyilere, Zerdüşt’ün soyuna Medya coğrafyasında yaşamı zehir eder. Ehriman gökten ateşler yağdırır, fırtınalar koparır. Sonunda içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Dehak’ın beynine akıtır ve onu bir bela olarak Asur ve Med halkının üzerine salar. Dehak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehak halkın kanını emerken beynindeki zehir onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranıyor, hastalığına çare bulamıyordu. Dönemin hekimleri acılarının dinmesi ve yarasının kapanması için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini tavsiye ederler. Böylece günlerce süren bir katliam başlar; her gün iki gencin kafası uçurulup beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür. Katliam sürerken, sıra Med halkının çocuklarına gelir. Gençler öldükçe Fırat’ın, Dicle’nin, Mezrabotan’ın hali perişan ve içler acısıdır. Halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler katledilirken sıra bir gün Kawa adında bir demircinin en küçük oğluna gelmiştir. Daha önce de 17 oğlu bu uğurda öldürülen Kawa çaresizdir.

20 Mart’ı –21 Mart’a bağlayan gece sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve oğlunu zalim Dehak’ın katlinden kurtarmak için çareler düşünür. Ve göğün yedinci katındaki iyiliğin temsilcisi, Ninowa’nın yoksul, yüreği sevgi ve umutla dolu olan demircisi Kawa’nın bileğine güç, aklına ışık verir. Ona zalimin pençesinden kurtuluşun yolunu öğretir. 21 Mart sabahı olduğunda Kawa kendi eliyle oğlunu Dehak’ın eline teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesine girer. Oğlunu zalim Dehak’ın huzuruna çıkarırken örsünü Dehak’ın kafasına indirir. Dehak’ın ölü bedeni Demirci Kawa’nın önüne düşünce kötülüğün alevi Ninowa’da söner. Kısa sürede bütün Ninowa ve bölge halkı isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği yeşil, sarı, kırmızı önlüğünü isyanın bayrağı, ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yapar. Ninowa cayır cayır yanarken meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve kurtuluş coşkusu günlerce devam eder. Zalim Dehak’tan kurtulan halklar 21 Mart’ı özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlar. Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı, Newroz ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe geçer.

Newroz’un bir bayram olarak kutlanışı ile Demirci Kawa olayı birbirinden ayrı tutulmalıdır. Newroz Gutiler’den bu yana bir bayram olarak kutlanmakta olup 4000 yıldan daha uzun bir tarihe sahiptir. Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı kazandığı zafer ise M.Ö.612 tarihlidir. Newroz’u yüzyıllar boyunca kutlayan Kürtler ve öteki Ortadoğu halkları 21 Mart’lar da Kawa’nın zaferiyle farklı bir coşku yaşamışlardır.

Kaynak: Serxwebun arşivinden alınmıştır.








Yeryüzünde bulunan veya yeryüzüne yakın doğal ve yapay noktalar ile bunların oluşturduğu cisimlerin belirli bir karşılaştırma yüzeyine göre konumlarının saptanması ve belirli bir ölçekte kağıt üzerine aktarılması için gerekli arazi ölçmeleri, hesap ve çizim yöntemleri öğretisidir. Kağıt üzerindeki geometrik ve sayısal büyüklüklerin çeşitli mühendislik işleri için araziye uygulanması da Topografya’nın konusunu oluşturur.

TOPOGRAFYA BİLİMİNİN AMAÇLARI
1. Topografyanın tanımı ve kullanım yerlerini kavrayabilme.
2. Dünyada kullanılan ölçü birimlerini ve ölçek türlerini kavrayabilme ve bunların birbirlerine dönüştürme ilkelerini uygulayabilme.
3. İmar planlarını, basit uygulamalarını ve kullanılan teknik terimleri (ada, parsel, pafta, çap, taks, kaks, imar sınırı, iskan sınırı vb.) kavrayabilme.
4. Savaşta, askerlikte ve değişik arazi şartlarında doğruların belirlenmesini kavrayabilme ve arazide uygulamasını yapabilme.
5. Çeşitli uzunluk ölçüm cihazlarını kullanarak uzunluk ölçümünü kavrayabilme ve arazide uygulamasını yapabilme.
6. Yükseklik ölçüm cihazlarını kullanarak yüksekliklerin ölçümünü kavrayabilme ve arazide uygulamasını yapabilme.
7. Eş yükseklik eğrilerinin özellikleri, eş yükseklik eğrili planlardan gerekli bilgilerin alınması ve kesitlerin çıkarılmasını kavrayabilme.
8. Yatay ve düşey açı ölçümünü, poligon türlerini, poligon tesis edilmesini ve tesis edilmiş poligon üzerinde gerekli ölçümlerin yapılmasını kavrayabilme ve arazide uygulayabilme.
9. Alan ve hacim hesaplarının temel ilkelerini uygulayabilme.


HARİTA BİLGİSİ
Yeryüzünün tamamının ya da bir bölümünün, kuşbakışı görünüşünün, belli bir ölçek dahilinde küçültülerek, bir düzlem üzerine aktarılmasıyla elde edilen çizime harita denir.
Bir çizimin veya şeklin harita özelliği taşıyabilmesi öncelikle şunlara bağlıdır.
• Gösterilecek yerin ölçek dahilinde küçültülmüş olması
• Tam tepeden görünüşün (kuşbakışı görünüş) sağlanmış olması
• Bir düzleme aktarılmış olması.
• Haritalarda kullanılan işaretlere ait bir lejantın bulunması gerekir. Bunlar yüzey şekillerini gösteren sembollerdir.
• Çok küçük yüzeyleri gösteren haritalarda yön oku bulunmalıdır. Ancak paralellerin ve meridyenlerin verildiği haritalarda yönler kendiliğinden ortaya çıkacağından yön oku verilmeyebilir.
Harita Yapımında Uyulacak Temel Esaslar:
a. Harita yapımında belirlenecek öncelikli husus haritanın kullanım amacıdır. Çünkü haritanın ölçeği ile haritada kullanılacak çizim yöntemi ve işaretler kullanım amacına bağlıdır.
b. Harita yapımında kuşbakışı görünüşün sağlanması esastır. Bunun için hava ve uydu fotoğraflarından yararlanılır. Ancak hava ve uydu fotoğraflarının kendileri harita özelliği taşımazlar. Çünkü hava ve uydu fotoğraflarının her noktasındaki küçültme oranları aynı değildir. Yani ölçek düzensizdir.
c. Haritalarda ölçeğin kullanım amacına uygunluğu ve düzenli (haritanın her yanında küçülme oranının eşit) olması esastır.
d. Haritalar yapılırken kara ve denizlerin yerküre üzerindeki biçimleri ve genişlikleri tam olarak yansıtılamamakta, kara ve denizlerin boyutlarında gerçeğe uymayan bozulmalar olmaktadır. Bu durum, dünyanın şeklinin geoid olmasından kaynaklanmaktadır. Bu tür bozulmalar ancak küreler üzerine yapılmış haritalarda en aza indirgenebilmektedir. Bu nedenle, harita yapımında Yer’in şeklinden doğan bozulmaları (küresel yüzeyi düzleme aktarma) azaltmak amacıyla çeşitli projeksiyonlar uygulanmaktadır.
Küresel yüzeylerin düzleme aktarılmasıyla ortaya çıkan bozulmalara ilişkin sorular gelmiştir. Bu durum, aynı zamanda Yer’in Geoid şeklinin ortaya çıkardığı bir sonuçtur.


HARİTA TÜRLERİ
Haritalar; ölçeklerine ve kullanım amacına göre iki grupta toplanabilir.
Ölçeklerine Göre Haritalar:
Bu grup haritaları dört çeşide ayırabiliriz:
1. Planlar: Ölçeği 1:20.000’den büyün olanlar, (Paydası 20.000’den küçük)
2. Büyük ölçekli haritalar: Ölçeği 1:20.000 ile 1.000 arasında olanlar,
3. Orta ölçekli haritalar: Ölçeği 1.000 ile 1:500.000 arasında olanlar,
4. Küçük ölçekli haritalar: Ölçeği 1:500.000’den küçük olanlardır (Paydası 500.000’den büyük).
Yukarıda verilen sınıflandırma başka şekilde de yapılabilmektedir. Örneğin; küçük ölçekli haritalar 1:1.000.000’dan küçük olanlar için kullanılabilir.
Kullanım Amacına Göre Haritalar:
1. Fiziki Haritalar: Yer şekilleri, iklim, doğal bitki örtüleri vs. gibi fiziki özellikleri gösterirler.
2. Beşeri Haritalar: Nüfus ve yerleşmelere ilişkin özellikleri gösterirler.
3. Ekonomik Haritalar: Ekonomik etkinliklerin dağılışını gösterirler.
4. Siyasi Haritalar: İdari bölünüşleri gösteren haritalardır.
5. Özel Amaçlı Haritalar: Çok özel konulara yönelik haritalardır. Bunlara askeri haritalar, feomorfolojik haritalar örnek olarak verilebilir.


Kroki
Kuşbakışı, kabataslak (ölçeksiz) dar alanlara ait çizimlerdir. Krokilerin plan ve haritalardan ayrılmasını sağlayan temel fark ölçeksiz çizilmiş olmasıdır.
Planlarla Haritalar Arasındaki Farklar:
• Ölçekleri büyük (paydası küçük) olan planların ayrıntıyı gösterme gücü fazladır. Haritalar ise daha küçük ölçeklidir.
• Planlar askeri planları gösterdiği gibi beşeri unsurları gösterirler. Örneğin, bir karakolu, bir mevziyi bir binayı, şehri, tarihi değerleri vs. haritalar ise çok daha çeşitli unsurları gösterir.
• Planlar dar alanları (yüzölçümü küçük olan yerleri) gösterirler. Örneğin; bir şehrin planı yapılabilir, ama bir ülkenin planı olamaz.

Hiç yorum yok: